Kolestaz
Hepatosellüler disfonksiyon, intrahepatik ya da ekstrahepatik safra yolu tıkanıklığı gibinedenlerle karaciğer parankiminde safra pigmentinin birikmesidir. Bu kolestatik durum sarılıkla birlikte bulunabilir. Buna eşlik eden kaşıntı bulgusu, plazmada safra asidlerinin yükselmesi ve periferik dokularda özellikle de deride birikmesine bağlıdır. Kolesterolün fokal birikimleri ile ortaya çıkan deri ksantomları da hiperlipidemi ve bozulmuş kolesterol atılımının bir sonucudur. Tipik bir laboratuvar bulgusu ise safra duktus epiteli ve hepatositlerin kanaliküler membranında bulunan enzimler olan serum alkalen fosfataz ve γ-glutamil transpeptidaz düzeyinin yükselmesidir. Kolestazın diğer bulguları, azalmış safra akımına bağlı olarak gelişen barsak emilim bozukluklarıdır. Kolestazın morfolojik özellikleri şiddetine, süresine ve altta yatan nedenlere bağlıdır. Ancak kolestaz, tıkanma sonucu ortaya çıksa da, hepatosellüler olarak ortaya çıksa da, genel bulgu; karaciğer parankiminde safra pigmentinin birikimidir. Yeşil–kahverengi safra tıkaçları dilate olmuş safra kanalikülleri içinde görülebilir. Kanaliküller parçalandığında ekstravaze olan safra, Kupffer hücreleri tarafından fagosite edilir. Hepatositler içinde biriken safra pigmenti de deterjan etkisi nedeniyle hücrelere ince, köpüksü bir görünüm verir. Safra yollarında oluşan tıkanma, safra duktuslarının safra ile dolarak genişlemesine neden olur. Safra stazı ve bunun gerisinde oluşan basınç, duktus epitel hücrelerinin proliferasyonunu uyarır ve onların kıvrımlanmasına ve dallanmasına yol açar. Bu duktus labirenti safra akımını daha da yavaşlatır. Kolestaz bulgularına, portal traktüsde ödem ve duktus çevresi nötrofil infiltrasyonu eşlik eder. Eğer kolestaz uzarsa parankimde odaksal yıkımlar başlar; hücre kırıntıları ve pigment ile dolu safra gölcükleri oluşur. Açılmamış bir tıkanıklık, portal fibrozis ile sonlanır. Son evrede safra ile boyalı, sirotik karaciğer gelişir. Buna sekonder biliyer siroz adı verilir.