Derin Ven Trombozu Nedir?
Derin Ven Trombozu (DVT) nedir?
Derin ven trombozu (DVT), genellikle bacağın derin damarlarında oluşan, ancak kolların damarlarında ve mezenterik ve serebral damarlarda ortaya çıkabilen bir kan pıhtısıdır. Derin ven trombozu yaygın ve önemli bir hastalıktır. Kalp krizi ve felçten sonra kardiyovasküler hastalıktan ölümlerin üçüncü en yaygın nedenini temsil eden venöz tromboembolizm bozukluklarının bir parçasıdır. Pulmoner emboli olmayan hastalarda bile tekrarlayan tromboz ve "post-trombotik sendrom" önemli bir morbidite nedenidir.
Derin Ven Trombozu (DVT), vücudunuzda, genellikle de bacaklarınızdaki bir ya da daha fazla toplardamarın içerisinde oluşan bir kan pıhtısı (trombüs) olduğunu belirttik. Derin Ven Trombozu bacakta ağrıya neden olabilir ama genelde hiçbir belirti göstermez. Pıhtı dışarıdan görülmeyen derindeki toplardamarlardadır. Pıhtı kan akımını tam yada kısmen engelleyerek bacakta toplardamar kanının birikmesine yol açar. Dışarıdan görülebilen toplardamarlardaki pıhtı yüzeyel ven trombozu veya flebit olarak adlandırılmaktadır.
Derin Ven Trombozuna Neler Sebep Olur?
İlk olarak 1856'da tanımlanan Virchow's Triad, tromboz oluşumuna katkıda bulunan üç faktörü belirtir: Venöz staz, vasküler hasar ve pıhtılaşmaya yatkınlık. Venöz staz, üç faktörden en önemli olanıdır, ancak staz tek başına trombüs oluşumuna neden olmak için yetersiz görünmektedir . Ancak venöz staz ve vasküler hasar veya pıhtılaşmaya yatkınlığın eşzamanlı varlığı pıhtı oluşumu riskini büyük ölçüde artırır. DVT ile en yakından ilişkili klinik durumlar temel olarak Virchow's Triad'ın unsurlarıyla ilişkilidir; bunlar cerrahi veya travma, malignite, uzun süreli hareketsizlik, gebelik, konjestif kalp yetmezliği, varisli damarlar, obezite, ilerleyen yaş ve DVT öyküsüdür.
Venöz tromboz, bacak derin toplardamarlarında kapakçıklara yakın yerlerde azalmış veya mekanik olarak değişmiş kan akımı olan bölgelerde ortaya çıkma eğilimindedir. Valfler venöz dolaşımda kan akışını düzenlemeye yardımcı olurken, aynı zamanda venöz staz ve hipoksi için potansiyel yerlerdir. Bazı çalışmalar, venöz kapaklara bitişik sinüslerde venöz trombüs oluşma eğilimini göstermiştir.
Pıhtı oluşumu için diğer risk faktörleri arasında kanser, oral kontraseptifler, obezite ve ilerleyen yaş yer alır. Malignite, staza katkıda bulunan damarlar üzerinde sıkıştırıcı bir etki yapabilir. Obezite ve oral kontraseptif kullanımı tromboz için bağımsız risk faktörleridir. Birlikte sinerjik olarak tromboz riskini arttırırlar. Son olarak, ilerleyen yaş, artan tromboz riski ile ilişkilidir. Bunun nedeni belirsizliğini koruyor olsa da, yaşlanma ile ilgili birkaç faktör gözlemlenmiştir: daha yüksek obezite prevalansı, artan hastalık sıklığı ve uzun süreli hareketsizlik dönemleri, eşlik eden tıbbi durumlar ve antikoagülanlarda orantılı bir artış olmaksızın prokoagülan seviyesindeki artış, örneğin protein. Birlikte ele alındığında, tromboz oluşumu, fiziksel ve biyokimyasal faktörlerin hassas dengesine dayanan dinamik, çok nedenli bir süreçtir.
Ayrıca DVT'ye toplardamar iç duvarında oluşan hasar da neden olur. Bu hasar, fiziksel, kimyasal yada biolojik faktörlere bağlı olabilir. Nedenler arasında en çok; cerrahi, ciddi travma, inflammasyon veya bağışıklık sistemi yanıtı bulunur. Kan akımı, giderek yavaşlar, durma noktasına gelir. Bu durum en çok, cerrahi işlem sonrası yatak istirahati sonrası hastalarda gözlenir.
Bazen, doğumsal olarak gelişen pıhtılaşmaya eğilim sonucu (Faktör V Leiden gibi) ortaya çıkabilir.
Günümüzde, giderek artan bir neden de, hormon replasman tedavisi yada korunma yada tedavi amacı ile verilen doğum kontrol haplarıdır.
DVT belirtileri
DVT semptomları bu duruma sahip kişilerin yalnızca yaklaşık yarısında görülür. Yaygın semptomlar şunları içerir:
-Ayağınızda, ayak bileğinizde veya bacağınızda, genellikle bir tarafta şişme
-Etkilenen bacağınızda, genellikle baldırınızda başlayan kramp ağrısı
-Ayağınızda ve ayak bileğinizde şiddetli, açıklanamayan ağrı
-Çevresindeki bölgelerdeki ciltten daha sıcak hissettiren bir cilt alanı
-Etkilenen bölgedeki cilt soluklaşır veya kırmızımsı veya mavimsi bir renk alır
Üst ekstremite DVT'si veya kolda kan pıhtısı olan kişilerde de semptomlar görülmeyebilir. Eğer yaparlarsa, yaygın semptomlar şunları içerir:
-Boyun ağrısı
-Omuz ağrısı
-Kol veya elde şişlik
-Mavi renkli ten rengi
-Koldan ön kola doğru hareket eden ağrı
-Eldeki zayıflık
İnsanlar, pulmoner emboli (akciğerde kan pıhtısı) için acil tedavi görmeden derin ven trombozu olduğunu öğrenemeyebilirler.
Bir DVT pıhtısı koldan veya bacaktan akciğere geçtiğinde pulmoner emboli meydana gelebilir. Akciğerdeki bir arter tıkandığında hayatı tehdit eden bir durumdur ve acil bakım gerektirir.
Derin Ven Trombozunun Önemi nedir?
DVT çoğu kez ağrısız olmakla beraber en önemli yanı oluşmuş olan pıhtının bulunduğu yerden kopup, kan akımı ile akciğer damarlarını tıkayarak ölüme neden olmasıdır. Bu durum akciğer embolisi olarak isimlendirilir. Acil bir durum olup, derhal tedavi edilmediği takdirde ölüme yol açabilir.
DVT unda pıhtı zaman içinde erise bile ki çoğu zaman tam olarak erimez- damarın içinde engeller, darlıklar oluşmasına ve kapakların bozulmasına yol açar. Bu durumda pıhtı oluştuktan yıllar sonra giderek artan bir şekilde bacaklardan dönmesi gereken toplardamar kanının akışı engellenip, damarlar içinde kan göllenmeye ve basıncı artmaya başlar. Bu durumda toplardamarlardaki yüksek kan basıncının dokulara zarar vermesi sonucunda bacakta şişme, ağrı, renk değişikliği ve bilekte yaralarla (venöz ülser) karakterize toplardamar (venöz) yetmezliği gelişir.Nadiren tıkanan toplardamar bacakta göllenen kanın boşalmasını engellemesi sonucunda bacak giderek şişer ve sonuçta atardamar dolaşımı bozularak bacakta gangren gelişir. Phlegmasia Cerulea Dolens ismi verilen bu durum bacağın kaybına neden olabilen tek toplardamar rahatsızlığıdır.
Böyle bir durumda hiç gecikmeden doktorunuza başvurun. Erken tanı ve erken tedavi sorununuzu büyük ölçüde çözecektir.
Teşhis
Bir kişi DVT'si olabileceğinden şüpheleniyorsa, derhal tıbbi yardım almalıdır.
Bir doktor genellikle DVT'yi yalnızca semptomlar yoluyla teşhis edemez ve aşağıdakileri içeren testler önerebilir:
D-dimer testi: D-dimer, kan pıhtısının parçalamasından sonra kanda bulunan bir protein parçasıdır. Belirli bir miktardan fazla D-dimer ortaya çıkaran bir test sonucu, olası bir kan pıhtısını gösterir. Ancak bu test, belirli inflamatuar durumları olan kişilerde ve ameliyattan sonra güvenilir olmayabilir.
Ultrason: Bu tarama türü damarlardaki pıhtıları, kan akışındaki değişiklikleri ve pıhtının akut mu yoksa kronik mi olduğunu tespit edebilir.
Venogram: Ultrason ve D-dimer testleri yeterli bilgi sağlamazsa bir doktor bu taramayı isteyebilir. Doktor ayak, diz veya kasıktaki toplardamara bir boya enjekte eder. X-ışını görüntüleri, bir kan pıhtısının yerini görüntüleyebilir.
Diğer görüntüleme taramaları: MRI ve BT taramaları bir pıhtı varlığını gösterebilir.
Derin Ven Trombozunun Tedavisi Nasıldır?
Derin ven trombozu tanısı konduktan sonra müdahale edilmezse ölümcül komplikasyonu olan akciğere pıhtı atması (Pulmoner emboli -PE) ve uzun dönemde DVT’a bağlı kronik venöz yetmezlik (KVY) (Post-tromboflebitik sendrom) ve pulmoner hipertansiyon ortaya çıkabilir. Bu nedenle tanı konar konmaz tedaviye başlanmalıdır. Tedavide hedef; akciğere pıhtı atmasını önlemek, varolan pıhtının ilerlemesini durdurmak, pıhtı olan damarlarda yeniden akımı sağlamak ve post-trombotik sendrom, pıhtı tekrarı, pulmoner hipertansiyon gibi geç komplikasyonların gelişiminin engellenmesidir. Tedavi seçenekleri arasında kan inceltici tedavi (antikoagülan tedavi), trombolitik tedavi ve inferior vena kava filtreleri yer almaktadır.
Kan inceltici ajanlar (antikoagülanlar) derin ven trombozu tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar arasında heparin ve oral antikoagülan (OAK) sayılabilir. OAK arasında en sık kullanılan varfarin (Coumadin) isimli ilaçtır ve seviyesinin ayarlanması için düzenli kan takibi gerektirir. Yeni nesil antikoagülan ilaçlar (YOAK) geliştirilmiştir,ve bu ilaçların takibinde rutin kan düzeyi takibine ihtiyaç yoktur.
Modern tıbbın gelişimi ile yeni yöntemler kullanılmaya başlamıştır. Erken derin ven trombozu olgularında günümüzde farmakomekanik tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Bu yöntem; son yıllarda özel olarak geliştirilen damar içi pıhtı parçalayıcı kataterler ile damara girilerek pıhtının dışarı alınması yöntemidir. Bu işlem sonrasında pıhtı eritici ilaç salınımını sağlayan bir katater 24 saat damar içerisinde bırakılmaktadır.Bu yeni tedavi yöntemlerinde süre çok önemlidir. DVT oluştuktan sonra süre ilerledikçe pıhtı organize olup sertleşmekte ve yeni tedavi yöntemleri ile pıhtıyı tamamen eritmek mümkün olamamaktadır. İdeal süre ilk 30 gündür. Bu süreden sonra tedavi başarısı düşmektedir. Amaç hastanın hızla rahatlamasını sağlamak, pulmoner emboli riskini azaltmak ve uzun dönemde ortaya çıkacak komplikasyonları engellemektir. Bu yöntemlerle hastanın günlük hayata dönüşü daha hızlı olabilmektedir. Cerrahi olarak pıhtının çıkarılması (trombektomi) da güncel olarak daha az sıklıkla kullanılmasına rağmen bir seçenektir.
Bir not olarak da şunu belirtelim: Hastalığın ilk başlangıcından itibaren varis çoraplarının kullanımı önemlidir. Hem şişliğin azaltılmasında hem de uzun dönemde kalıcı hasarın engellenmesinde faydalıdır.
Daha detaylı bilgi için https://www.onurgurer.com.tr/
#derinventrombozu #derinventrombozutedavisi #DVT
Kaynaklar
Yukarıdaki metin sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve yazarın aktardığı görüşleri içermektedir, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Hekim.Net® hekimler, diş hekimleri, veteriner hekimler ve bu mesleklerin öğrencilerine özel tam işlevli ve ücretsiz bir sosyal medya ve bilgi paylaşım portalıdır. Meslektaşlarımızdan biriyseniz bu linke tıklayarak kayıt sayfamıza ulaşabilirsiniz.